Namaz ile İlgili Ayetler

Kur'an-ı Kerim'de namaz konusunun geçtiği ayetlerin Arapçalarını ve meallerini aşağıda bulabilirsiniz.

Bakara Suresi 1-3. Ayet

الٓمٓ

ۚ

١

ذٰلِكَ

الْكِتَابُ

لَا

رَيْبَۚۛ

ف۪يهِۚۛ

هُدًى

لِلْمُتَّق۪ينَۙ

٢

اَلَّذ۪ينَ

يُؤْمِنُونَ

بِالْغَيْبِ

وَيُق۪يمُونَ

الصَّلٰوةَ

وَمِمَّا

رَزَقْنَاهُمْ

يُنْفِقُونَۙ

٣

Elif Lâm Mîm. Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.

Bakara Suresi 45. Ayet

وَاسْتَع۪ينُوا

بِالصَّبْرِ

وَالصَّلٰوةِۜ

وَاِنَّهَا

لَكَب۪يرَةٌ

اِلَّا

عَلَى

الْخَاشِع۪ينَۙ

٤٥

Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir.

Bakara Suresi 110. Ayet

وَاَق۪يمُوا

الصَّلٰوةَ

وَاٰتُوا

الزَّكٰوةَۜ

وَمَا

تُقَدِّمُوا

لِاَنْفُسِكُمْ

مِنْ

خَيْرٍ

تَجِدُوهُ

عِنْدَ

اللّٰهِۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

بِمَا

تَعْمَلُونَ

بَص۪يرٌ

١١٠

Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. Kendiniz için her ne iyilik işlemiş olursanız, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür.

Bakara Suresi 153. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

اسْتَع۪ينُوا

بِالصَّبْرِ

وَالصَّلٰوةِۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

مَعَ

الصَّابِر۪ينَ

١٥٣

Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.

Bakara Suresi 177. Ayet

لَيْسَ

الْبِرَّ

اَنْ

تُوَلُّوا

وُجُوهَكُمْ

قِبَلَ

الْمَشْرِقِ

وَالْمَغْرِبِ

وَلٰكِنَّ

الْبِرَّ

مَنْ

اٰمَنَ

بِاللّٰهِ

وَالْيَوْمِ

الْاٰخِرِ

وَالْمَلٰٓئِكَةِ

وَالْكِتَابِ

وَالنَّبِيّ۪نَۚ

وَاٰتَى

الْمَالَ

عَلٰى

حُبِّه۪

ذَوِي

الْقُرْبٰى

وَالْيَتَامٰى

وَالْمَسَاك۪ينَ

وَابْنَ

السَّب۪يلِ

وَالسَّٓائِل۪ينَ

وَفِي

الرِّقَابِۚ

وَاَقَامَ

الصَّلٰوةَ

وَاٰتَى

الزَّكٰوةَۚ

وَالْمُوفُونَ

بِعَهْدِهِمْ

اِذَا

عَاهَدُواۚ

وَالصَّابِر۪ينَ

فِي

الْبَأْسَٓاءِ

وَالضَّرَّٓاءِ

وَح۪ينَ

الْبَأْسِۜ

اُو۬لٰٓئِكَ

الَّذ۪ينَ

صَدَقُواۜ

وَاُو۬لٰٓئِكَ

هُمُ

الْمُتَّقُونَ

١٧٧

İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.

Bakara Suresi 238-239. Ayet

حَافِظُوا

عَلَى

الصَّلَوَاتِ

وَالصَّلٰوةِ

الْوُسْطٰى

وَقُومُوا

لِلّٰهِ

قَانِت۪ينَ

٢٣٨

فَاِنْ

خِفْتُمْ

فَرِجَـالاً

اَوْ

رُكْبَـاناًۚ

فَاِذَٓا

اَمِنْتُمْ

فَاذْكُرُوا

اللّٰهَ

كَمَا

عَلَّمَكُمْ

مَا

لَمْ

تَكُونُوا

تَعْلَمُونَ

٢٣٩

Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah’a gönülden boyun eğerek namaza durun. Eğer (bir tehlikeden) korkarsanız, namazı yaya olarak veya binek üzerinde kılın. Güvenliğe kavuşunca da, Allah’ı, daha önce bilmediğiniz ve onun size öğrettiği şekilde anın (namazı normal vakitlerdeki gibi kılın).

Bakara Suresi 277. Ayet

اِنَّ

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

وَعَمِلُوا

الصَّالِحَاتِ

وَاَقَامُوا

الصَّلٰوةَ

وَاٰتَوُا

الزَّكٰوةَ

لَهُمْ

اَجْرُهُمْ

عِنْدَ

رَبِّهِمْۚ

وَلَا خَوْفٌ

عَلَيْهِمْ

وَلَا

هُمْ

يَحْزَنُونَ

٢٧٧

Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.

Nisâ Sûresi 43. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

لَا

تَقْرَبُوا

الصَّلٰوةَ

وَاَنْتُمْ

سُكَارٰى

حَتّٰى

تَعْلَمُوا

مَا

تَقُولُونَ

وَلَا

جُنُباً

اِلَّا

عَابِر۪ي

سَب۪يلٍ

حَتّٰى

تَغْتَسِلُواۜ

وَاِنْ

كُنْتُمْ

مَرْضٰٓى

اَوْ

عَلٰى

سَفَرٍ

اَوْ

جَٓاءَ

اَحَدٌ

مِنْكُمْ

مِنَ

الْغَٓائِطِ

اَوْ

لٰمَسْتُمُ

النِّسَٓاءَ

فَلَمْ

تَجِدُوا

مَٓاءً

فَتَيَمَّمُوا

صَع۪يداً

طَيِّباً

فَامْسَحُوا

بِوُجُوهِكُمْ

وَاَيْد۪يكُمْۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

كَانَ

عَفُواًّ

غَفُوراً

٤٣

Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız, veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelip, (niyet ederek onunla) yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah, çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.

Nisâ Sûresi 77. Ayet

اَلَمْ

تَرَ

اِلَى

الَّذ۪ينَ

ق۪يلَ

لَهُمْ

كُفُّٓوا

اَيْدِيَكُمْ

وَاَق۪يمُوا

الصَّلٰوةَ

وَاٰتُوا

الزَّكٰوةَۚ

فَلَمَّا

كُتِبَ

عَلَيْهِمُ

الْقِتَالُ

اِذَا

فَر۪يقٌ

مِنْهُمْ

يَخْشَوْنَ

النَّاسَ

كَخَشْيَةِ

اللّٰهِ

اَوْ

اَشَدَّ

خَشْيَةًۚ

وَقَالُوا

رَبَّنَا

لِمَ

كَتَبْتَ

عَلَيْنَا

الْقِتَالَۚ

لَوْلَٓا

اَخَّرْتَنَٓا

اِلٰٓى

اَجَلٍ

قَر۪يبٍۜ

قُلْ

مَتَاعُ

الدُّنْيَا

قَل۪يلٌۚ

وَالْاٰخِرَةُ

خَيْرٌ

لِمَنِ

اتَّقٰى

وَلَا

تُظْلَمُونَ

فَت۪يلاً

٧٧

Daha önce kendilerine, “(savaşmaktan) ellerinizi çekin, namazı kılın, zekâtı verin” denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, hemen içlerinden bir kısmı; insanlardan, Allah’tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve “Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya!” derler. De ki: “Dünya geçimliği azdır. Ahiret, Allah’a karşı gelmekten sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size kıl kadar haksızlık edilmez.”

Nisâ Sûresi 101-103. Ayet

وَاِذَا

ضَرَبْتُمْ

فِي

الْاَرْضِ

فَلَيْسَ

عَلَيْكُمْ

جُنَاحٌ

اَنْ

تَقْصُرُوا

مِنَ

الصَّلٰوةِۗ

اِنْ

خِفْتُمْ

اَنْ

يَفْتِنَكُمُ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُواۜ

اِنَّ

الْكَافِر۪ينَ

كَانُوا

لَكُمْ

عَدُواًّ

مُب۪يناً

١٠١

وَاِذَا

كُنْتَ

ف۪يهِمْ

فَاَقَمْتَ

لَهُمُ

الصَّلٰوةَ

فَلْتَقُمْ

طَٓائِفَةٌ

مِنْهُمْ

مَعَكَ

وَلْيَأْخُذُٓوا

اَسْلِحَتَهُمْ۠

فَاِذَا

سَجَدُوا

فَلْيَكُونُوا

مِنْ

وَرَٓائِكُمْۖ

وَلْتَأْتِ

طَٓائِفَةٌ

اُخْرٰى

لَمْ

يُصَلُّوا

فَلْيُصَلُّوا

مَعَكَ

وَلْيَأْخُذُوا

حِذْرَهُمْ

وَاَسْلِحَتَهُمْۚ

وَدَّ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

لَوْ

تَغْفُلُونَ

عَنْ

اَسْلِحَتِكُمْ

وَاَمْتِعَتِكُمْ

فَيَم۪يلُونَ

عَلَيْكُمْ

مَيْلَةً

وَاحِدَةًۜ

وَلَا

جُنَاحَ

عَلَيْكُمْ

اِنْ

كَانَ

بِكُمْ

اَذًى

مِنْ

مَطَرٍ

اَوْ

كُنْتُمْ

مَرْضٰٓى

اَنْ

تَضَعُٓوا

اَسْلِحَتَكُمْۚ

وَخُذُوا

حِذْرَكُمْۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

اَعَدَّ

لِلْكَافِر۪ينَ

عَذَاباً

مُه۪يناً

١٠٢

فَاِذَا

قَضَيْتُمُ

الصَّلٰوةَ

فَاذْكُرُوا

اللّٰهَ

قِيَاماً

وَقُعُوداً

وَعَلٰى

جُنُوبِكُمْۚ

فَاِذَا

اطْمَأْنَنْتُمْ

فَاَق۪يمُوا

الصَّلٰوةَۚ

اِنَّ

الصَّلٰوةَ

كَانَتْ

عَلَى

الْمُؤْمِن۪ينَ

كِتَاباً

مَوْقُوتاً

١٠٣

Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır. (Ey Muhammed!) Cephede sen de onların (mü’minlerin) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silâhlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında (bir rekât kıldıklarında) arkanıza (düşman karşısına) geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silâhlarını yanlarına alsınlar. İnkâr edenler arzu ederler ki, silâhlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir beis yoktur. Bununla birlikte ihtiyatlı olun (tedbirinizi alın). Şüphesiz Allah, inkârcılara alçaltıcı bir azap hazırlamıştır. Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.

Nisâ Sûresi 122. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

وَعَمِلُوا

الصَّالِحَاتِ

سَنُدْخِلُهُمْ

جَنَّاتٍ

تَجْر۪ي

مِنْ

تَحْتِهَا

الْاَنْهَارُ

خَالِد۪ينَ

ف۪يهَٓا

اَبَداًۜ

وَعْدَ

اللّٰهِ

حَقاًّۜ

وَمَنْ

اَصْدَقُ

مِنَ

اللّٰهِ

ق۪يلاً

١٢٢

İman edip salih ameller işleyenleri de ebedî olarak kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah, gerçek bir vaadde bulunmuştur. Kimdir sözü Allah’ınkinden daha doğru olan?

Nisâ Sûresi 162. Ayet

لٰكِنِ

الرَّاسِخُونَ

فِي

الْعِلْمِ

مِنْهُمْ

وَالْمُؤْمِنُونَ

يُؤْمِنُونَ

بِمَٓا

اُنْزِلَ

اِلَيْكَ

وَمَٓا

اُنْزِلَ

مِنْ

قَبْلِكَ

وَالْمُق۪يم۪ينَ

الصَّلٰوةَ

وَالْمُؤْتُونَ

الزَّكٰوةَ

وَالْمُؤْمِنُونَ

بِاللّٰهِ

وَالْيَوْمِ

الْاٰخِرِۜ

اُو۬لٰٓئِكَ

سَنُؤْت۪يهِمْ

اَجْراً

عَظ۪يماً۟

١٦٢

Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve mü’minler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler. O namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.

Mâide Sûresi 12. Ayet

وَلَقَدْ

اَخَذَ

اللّٰهُ

م۪يثَاقَ

بَن۪ٓي

اِسْرَٓائ۪لَۚ

وَبَعَثْنَا

مِنْهُمُ

اثْنَيْ

عَشَرَ

نَق۪يباًۜ

وَقَالَ

اللّٰهُ

اِنّ۪ي

مَعَكُمْۜ

لَئِنْ

اَقَمْتُمُ

الصَّلٰوةَ

وَاٰتَيْتُمُ

الزَّكٰوةَ

وَاٰمَنْتُمْ

بِرُسُل۪ي

وَعَزَّرْتُمُوهُمْ

وَاَقْرَضْتُمُ

اللّٰهَ

قَرْضاً

حَسَناً

لَاُكَفِّرَنَّ

عَنْكُمْ

سَيِّـَٔاتِكُمْ

وَلَاُدْخِلَنَّكُمْ

جَنَّاتٍ

تَجْر۪ي

مِنْ

تَحْتِهَا

الْاَنْهَارُۚ

فَمَنْ

كَفَرَ

بَعْدَ

ذٰلِكَ

مِنْكُمْ

فَقَدْ

ضَلَّ

سَوَٓاءَ

السَّب۪يلِ

١٢

Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah, şöyle demişti: “Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekâtı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda bulunarak) Allah’a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkâr ederse, mutlaka o, dümdüz yoldan sapmıştır.”

Mâide Sûresi 55. Ayet

اِنَّمَا

وَلِيُّكُمُ

اللّٰهُ

وَرَسُولُهُ

وَالَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

الَّذ۪ينَ

يُق۪يمُونَ

الصَّلٰوةَ

وَيُؤْتُونَ

الزَّكٰوةَ

وَهُمْ

رَاكِعُونَ

٥٥

Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resûlüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü’minlerdir.

En'âm Sûresi 72. Ayet

وَاَنْ

اَق۪يمُوا

الصَّلٰوةَ

وَاتَّقُوهُۜ

وَهُوَ

الَّـذ۪ٓي

اِلَيْهِ

تُحْشَرُونَ

٧٢

Bir de, bize, “Namazı dosdoğru kılın ve Allah’a karşı gelmekten sakının” diye emrolundu. O, huzurunda toplanacağınız Allah’tır.

En'âm Sûresi 162. Ayet

قُلْ

اِنَّ

صَلَات۪ي

وَنُسُك۪ي

وَمَحْيَايَ

وَمَمَات۪ي

لِلّٰهِ

رَبِّ

الْعَالَم۪ينَۙ

١٦٢

Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.”

A'râf Sûresi 170. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

يُمَسِّكُونَ

بِالْكِتَابِ

وَاَقَامُوا

الصَّلٰوةَۜ

اِنَّا

لَا

نُض۪يعُ

اَجْرَ

الْمُصْلِح۪ينَ

١٧٠

Kitab’a sımsıkı sarılanlara ve namazı dosdoğru kılanlara gelince, şüphesiz biz, iyiliğe çalışan (erdemli) kimselerin mükâfatını zayi etmeyiz.

Enfâl Sûresi 2-3. Ayet

اِنَّمَا

الْمُؤْمِنُونَ

الَّذ۪ينَ

اِذَا

ذُكِرَ

اللّٰهُ

وَجِلَتْ

قُلُوبُهُمْ

وَاِذَا

تُلِيَتْ

عَلَيْهِمْ

اٰيَاتُهُ

زَادَتْهُمْ

ا۪يمَاناً

وَعَلٰى

رَبِّهِمْ

يَتَوَكَّلُونَۚ

٢

اَلَّذ۪ينَ

يُق۪يمُونَ

الصَّلٰوةَ

وَمِمَّا

رَزَقْنَاهُمْ

يُنْفِقُونَۜ

٣

Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler. Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir.

Tevbe Sûresi 5. Ayet

فَاِذَا

انْسَلَخَ

الْاَشْهُرُ

الْحُرُمُ

فَاقْتُلُوا

الْمُشْرِك۪ينَ

حَيْثُ

وَجَدْتُمُوهُمْ

وَخُذُوهُمْ

وَاحْصُرُوهُمْ

وَاقْعُدُوا

لَهُمْ

كُلَّ

مَرْصَدٍۚ

فَاِنْ

تَابُوا

وَاَقَامُوا

الصَّلٰوةَ

وَاٰتَوُا

الزَّكٰوةَ

فَخَلُّوا

سَب۪يلَهُمْۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

غَفُورٌ

رَح۪يمٌ

٥

Haram aylar çıkınca bu Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Tevbe Sûresi 11. Ayet

فَاِنْ

تَابُوا

وَاَقَامُوا

الصَّلٰوةَ

وَاٰتَوُا

الزَّكٰوةَ

فَاِخْوَانُكُمْ

فِي

الدّ۪ينِۜ

وَنُفَصِّلُ

الْاٰيَاتِ

لِقَوْمٍ

يَعْلَمُونَ

١١

Fakat tövbe edip, namazı kılar ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir. Bilen bir kavme âyetleri işte böyle ayrı ayrı açıklarız.

Tevbe Sûresi 18. Ayet

اِنَّمَا

يَعْمُرُ

مَسَاجِدَ

اللّٰهِ

مَنْ

اٰمَنَ

بِاللّٰهِ

وَالْيَوْمِ

الْاٰخِرِ

وَاَقَامَ

الصَّلٰوةَ

وَاٰتَى

الزَّكٰوةَ

وَلَمْ

يَخْشَ

اِلَّا

اللّٰهَ

فَعَسٰٓى

اُو۬لٰٓئِكَ

اَنْ

يَكُونُوا

مِنَ

الْمُهْتَد۪ينَ

١٨

Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.

Tevbe Sûresi 54. Ayet

وَمَا

مَنَعَهُمْ

اَنْ

تُقْبَلَ

مِنْهُمْ

نَفَقَاتُهُمْ

اِلَّٓا

اَنَّهُمْ

كَفَرُوا

بِاللّٰهِ

وَبِرَسُولِه۪

وَلَا

يَأْتُونَ

الصَّلٰوةَ

اِلَّا

وَهُمْ

كُسَالٰى

وَلَا

يُنْفِقُونَ

اِلَّا

وَهُمْ

كَارِهُونَ

٥٤

Harcamalarının kabul edilmesine, yalnızca, Allah’ı ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak üşene üşene gelmeleri ve ancak gönülsüzce harcamaları engel olmuştur.

Tevbe Sûresi 71. Ayet

وَالْمُؤْمِنُونَ

وَالْمُؤْمِنَاتُ

بَعْضُهُمْ

اَوْلِيَٓاءُ

بَعْضٍۢ

يَأْمُرُونَ

بِالْمَعْرُوفِ

وَيَنْهَوْنَ

عَنِ

الْمُنْكَرِ

وَيُق۪يمُونَ

الصَّلٰوةَ

وَيُؤْتُونَ

الزَّكٰوةَ

وَيُط۪يعُونَ

اللّٰهَ

وَرَسُولَهُۜ

اُو۬لٰٓئِكَ

سَيَرْحَمُهُمُ

اللّٰهُۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

عَز۪يزٌ

حَك۪يمٌ

٧١

Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Tevbe Sûresi 84. Ayet

وَلَا

تُصَلِّ

عَلٰٓى

اَحَدٍ

مِنْهُمْ

مَاتَ

اَبَداً

وَلَا

تَقُمْ

عَلٰى

قَبْرِه۪ۜ

اِنَّهُمْ

كَفَرُوا

بِاللّٰهِ

وَرَسُولِه۪

وَمَاتُوا

وَهُمْ

فَاسِقُونَ

٨٤

Onlardan ölen hiçbirine asla namaz kılma ve kabrinin başında durma. Çünkü onlar Allah’ı ve Resûlünü inkâr ettiler ve fasık olarak öldüler.

Tevbe Sûresi 112. Ayet

اَلتَّٓائِبُونَ

الْعَابِدُونَ

الْحَامِدُونَ

السَّٓائِحُونَ

الرَّاكِعُونَ

السَّاجِدُونَ

الْاٰمِرُونَ

بِالْمَعْرُوفِ

وَالنَّاهُونَ

عَنِ

الْمُنْكَرِ

وَالْحَافِظُونَ

لِحُدُودِ

اللّٰهِۜ

وَبَشِّرِ

الْمُؤْمِن۪ينَ

١١٢

Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele.

Hûd Sûresi 114. Ayet

وَاَقِمِ

الصَّلٰوةَ

طَرَفَيِ

النَّهَارِ

وَزُلَفاً

مِنَ

الَّيْلِۜ

اِنَّ

الْحَسَنَاتِ

يُذْهِبْنَ

السَّيِّـَٔاتِۜ

ذٰلِكَ

ذِكْرٰى

لِلذَّاكِر۪ينَۚ

١١٤

(Ey Muhammed!) Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlar için bir öğüttür.

Rad suresi 22. Ayet

وَالَّذ۪ينَ

صَبَرُوا

ابْتِغَٓاءَ

وَجْهِ

رَبِّهِمْ

وَاَقَامُوا

الصَّلٰوةَ

وَاَنْفَقُوا

مِمَّا

رَزَقْنَاهُمْ

سِراًّ

وَعَلَانِيَةً

وَيَدْرَؤُ۫نَ

بِالْحَسَنَةِ

السَّيِّئَةَ

اُو۬لٰٓئِكَ

لَهُمْ

عُقْبَى

الدَّارِۙ

٢٢

Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır.

İbrahim suresi 31. Ayet

قُلْ

لِعِبَادِيَ

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

يُق۪يمُوا

الصَّلٰوةَ

وَيُنْفِقُوا

مِمَّا

رَزَقْنَاهُمْ

سِراًّ

وَعَلَانِيَةً

مِنْ

قَبْلِ

اَنْ

يَأْتِيَ

يَوْمٌ

لَا

بَيْعٌ

ف۪يهِ

وَلَا

خِلَالٌ

٣١

İnanan kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar, hiçbir alışveriş ve dostluğun bulunmadığı bir gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar.

İbrahim suresi 37. Ayet

رَبَّـنَٓا

اِنّ۪ٓي

اَسْكَنْتُ

مِنْ

ذُرِّيَّت۪ي

بِوَادٍ

غَيْرِ

ذ۪ي

زَرْعٍ

عِنْدَ

بَيْتِكَ

الْمُحَرَّمِۙ

رَبَّـنَا

لِيُق۪يمُوا

الصَّلٰوةَ

فَاجْعَلْ

اَفْـِٔدَةً

مِنَ

النَّاسِ

تَهْو۪ٓي

اِلَيْهِمْ

وَارْزُقْهُمْ

مِنَ

الثَّمَرَاتِ

لَعَلَّهُمْ

يَشْكُرُونَ

٣٧

“Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.”

Hicr Sûresi 98. Ayet

فَسَبِّـحْ

بِحَمْدِ

رَبِّكَ

وَكُنْ

مِنَ

السَّاجِد۪ينَۙ

٩٨

O hâlde, Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt) ve secde edenlerden ol.

İsrâ Sûresi 78-79. Ayet

اَقِمِ

الصَّلٰوةَ

لِدُلُوكِ

الشَّمْسِ

اِلٰى

غَسَقِ

الَّيْلِ

وَقُرْاٰنَ

الْفَجْرِۜ

اِنَّ

قُرْاٰنَ

الْفَجْرِ

كَانَ

مَشْهُوداً

٧٨

وَمِنَ

الَّيْلِ

فَـتَهَجَّدْ

بِه۪

نَافِلَةً

لَكَۗ

عَسٰٓى

اَنْ

يَبْعَثَكَ

رَبُّكَ

مَقَاماً

مَحْمُوداً

٧٩

Güneşin zevalinden (öğle vaktinde Batı’ya kaymasından) gecenin karanlığına kadar (belli vakitlerde) namazı kıl. Bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazı şahitlidir. Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud’a ulaştırsın.

Meryem Sûresi 31. Ayet

وَجَعَلَن۪ي

مُبَارَكاً

اَيْنَ

مَا

كُنْتُۖ

وَاَوْصَان۪ي

بِالصَّلٰوةِ

وَالزَّكٰوةِ

مَا

دُمْتُ

حَياًّۖ

٣١

“Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti.”

Meryem Sûresi 55. Ayet

وَكَانَ

يَأْمُرُ

اَهْلَهُ

بِالصَّلٰوةِ

وَالزَّكٰوةِۖ

وَكَانَ

عِنْدَ

رَبِّه۪

مَرْضِياًّ

٥٥

Ailesine namaz ve zekâtı emrederdi. Rabb’inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı.

Meryem Sûresi 59. Ayet

فَخَلَفَ

مِنْ

بَعْدِهِمْ

خَلْفٌ

اَضَاعُوا

الصَّلٰوةَ

وَاتَّبَعُوا

الشَّهَوَاتِ

فَسَوْفَ

يَلْقَوْنَ

غَياًّۙ

٥٩

Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevî tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba çarptırılacaklardır.

Taha Suresi 14. Ayet

اِنَّـن۪ٓي

اَنَا

اللّٰهُ

لَٓا

اِلٰهَ

اِلَّٓا

اَنَا۬

فَاعْبُدْن۪يۙ

وَاَقِمِ

الصَّلٰوةَ

لِذِكْر۪ي

١٤

“Şüphe yok ki ben Allah’ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.”

Taha Suresi 132. Ayet

وَأْمُرْ

اَهْلَكَ

بِالصَّلٰوةِ

وَاصْطَبِرْ

عَلَيْهَاۜ

لَا

نَسْـَٔلُكَ

رِزْقاًۜ

نَحْنُ

نَرْزُقُكَۜ

وَالْعَاقِبَةُ

لِلتَّقْوٰى

١٣٢

Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et. Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınmanındır.

Enbiya Sûresi 73. Ayet

وَجَعَلْنَاهُمْ

اَئِمَّةً

يَهْدُونَ

بِاَمْرِنَا

وَاَوْحَيْنَٓا

اِلَيْهِمْ

فِعْلَ

الْخَيْرَاتِ

وَاِقَامَ

الصَّلٰوةِ

وَا۪يتَٓاءَ

الزَّكٰوةِۚ

وَكَانُوا

لَنَا

عَابِد۪ينَۙ

٧٣

Onları bizim emrimizle doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlar işlemeyi, namazı dosdoğru kılmayı, zekâtı vermeyi vahyettik. Onlar sadece bize ibadet eden kimselerdi.

Hac Suresi 26. Ayet

وَاِذْ

بَوَّأْنَا

لِاِبْرٰه۪يمَ

مَكَانَ

الْبَيْتِ

اَنْ

لَا

تُشْرِكْ

ب۪ي

شَيْـٔاً

وَطَهِّرْ

بَيْتِيَ

لِلطَّٓائِف۪ينَ

وَالْقَٓائِم۪ينَ

وَالرُّكَّعِ

السُّجُودِ

٢٦

Hani biz İbrahim’e, Kâbe’nin yerini, “Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle” diye belirlemiştik.

Hac Suresi 35. Ayet

اَلَّذ۪ينَ

اِذَا

ذُكِرَ

اللّٰهُ

وَجِلَتْ

قُلُوبُهُمْ

وَالصَّابِر۪ينَ

عَلٰى

مَٓا

اَصَابَهُمْ

وَالْمُق۪يمِي

الصَّلٰوةِۙ

وَمِمَّا

رَزَقْنَاهُمْ

يُنْفِقُونَ

٣٥

Onlar, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperen, başlarına gelen musibetlere sabreden, namazı dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayan kimselerdir.

Hac Suresi 41. Ayet

اَلَّذ۪ينَ

اِنْ

مَكَّنَّاهُمْ

فِي

الْاَرْضِ

اَقَامُوا

الصَّلٰوةَ

وَاٰتَوُا

الزَّكٰوةَ

وَاَمَرُوا

بِالْمَعْرُوفِ

وَنَهَوْا

عَنِ

الْمُنْكَرِۜ

وَلِلّٰهِ

عَاقِبَةُ

الْاُمُورِ

٤١

Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah’a aittir.

Hac Suresi 77-78. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

ارْكَعُوا

وَاسْجُدُوا

وَاعْبُدُوا

رَبَّكُمْ

وَافْعَلُوا

الْخَيْرَ

لَعَلَّكُمْ

تُفْلِحُونَۚ

٧٧

وَجَاهِدُوا

فِي

اللّٰهِ

حَقَّ

جِهَادِه۪ۜ

هُوَ

اجْتَبٰيكُمْ

وَمَا

جَعَلَ

عَلَيْكُمْ

فِي

الدّ۪ينِ

مِنْ

حَرَجٍۜ

مِلَّةَ

اَب۪يكُمْ

اِبْرٰه۪يمَۜ

هُوَ

سَمّٰيكُمُ

الْمُسْلِم۪ينَ

مِنْ

قَبْلُ

وَف۪ي

هٰذَا

لِيَكُونَ

الرَّسُولُ

شَه۪يداً

عَلَيْكُمْ

وَتَكُونُوا

شُهَدَٓاءَ

عَلَى

النَّاسِۚ

فَاَق۪يمُوا

الصَّلٰوةَ

وَاٰتُوا

الزَّكٰوةَ

وَاعْتَصِمُوا

بِاللّٰهِۜ

هُوَ

مَوْلٰيكُمْۚ

فَنِعْمَ

الْمَوْلٰى

وَنِعْمَ

النَّص۪يرُ

٧٨

Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz. Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah, sizi hem daha önce, hem de bu Kur’an’da müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahit (ve örnek) olasınız. Artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O, sizin sahibinizdir. O, ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır!

Mü´minûn Suresi 1-11. Ayet

قَدْ

اَفْلَحَ

الْمُؤْمِنُونَۙ

١

اَلَّذ۪ينَ

هُمْ

ف۪ي

صَلَاتِهِمْ

خَاشِعُونَۙ

٢

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

عَنِ

اللَّغْوِ

مُعْرِضُونَۙ

٣

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

لِلزَّكٰوةِ

فَاعِلُونَۙ

٤

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

لِفُرُوجِهِمْ

حَافِظُونَۙ

٥

اِلَّا

عَلٰٓى

اَزْوَاجِهِمْ

اَوْ

مَا

مَلَكَتْ

اَيْمَانُهُمْ

فَاِنَّهُمْ

غَيْرُ

مَلُوم۪ينَۚ

٦

فَمَنِ

ابْتَغٰى

وَرَٓاءَ

ذٰلِكَ

فَاُو۬لٰٓئِكَ

هُمُ

الْعَادُونَۚ

٧

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

لِاَمَانَاتِهِمْ

وَعَهْدِهِمْ

رَاعُونَۙ

٨

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

عَلٰى

صَلَوَاتِهِمْ

يُحَافِظُونَۢ

٩

اُو۬لٰٓئِكَ

هُمُ

الْوَارِثُونَۙ

١٠

اَلَّذ۪ينَ

يَرِثُونَ

الْفِرْدَوْسَۜ

هُمْ

ف۪يهَا

خَالِدُونَ

١١

Mü’minler, gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler. Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler. Onlar ki, zekâtı öderler. Onlar ki, ırzlarını korurlar. Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar. Kim bunun ötesine geçmek isterse, işte onlar haddi aşanlardır. Yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riâyet ederler. Onlar ki, namazlarını kılmağa devam ederler. İşte bunlar varis olanların ta kendileridir. Onlar Firdevs cennetlerine varis olurlar. Onlar orada ebedî kalacaklardır.

Nur Suresi 36-37. Ayet

ف۪ي

بُيُوتٍ

اَذِنَ

اللّٰهُ

اَنْ

تُرْفَعَ

وَيُذْكَرَ

ف۪يهَا

اسْمُهُۙ

يُسَبِّحُ

لَهُ

ف۪يهَا

بِالْغُدُوِّ

وَالْاٰصَالِۙ

٣٦

رِجَالٌۙ

لَا

تُلْه۪يهِمْ

تِجَارَةٌ

وَلَا

بَيْعٌ

عَنْ

ذِكْرِ

اللّٰهِ

وَاِقَامِ

الصَّلٰوةِ

وَا۪يتَٓاءِ

الزَّكٰوةِۙ

يَخَافُونَ

يَوْماً

تَتَقَلَّبُ

ف۪يهِ

الْقُلُوبُ

وَالْاَبْصَارُۙ

٣٧

36,37. Allah’ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alışverişin kendilerini, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymadığı birtakım adamlar, buralarda sabah akşam O’nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.

Neml Suresi 1-3. Ayet

طٰسٓ۠

تِلْكَ

اٰيَاتُ

الْقُرْاٰنِ

وَكِتَابٍ

مُب۪ينٍۙ

١

هُدًى

وَبُشْرٰى

لِلْمُؤْمِن۪ينَۙ

٢

اَلَّذ۪ينَ

يُق۪يمُونَ

الصَّلٰوةَ

وَيُؤْتُونَ

الزَّكٰوةَ

وَهُمْ

بِالْاٰخِرَةِ

هُمْ

يُوقِنُونَ

٣

Tâ-Sîn. Bunlar Kur’an’ın, apaçık bir kitabın âyetleridir. 2,3. Kur’an, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak inanan mü’minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir.

Ankebût Suresi 45. Ayet

اُتْلُ

مَٓا

اُو۫حِيَ

اِلَيْكَ

مِنَ

الْكِتَابِ

وَاَقِمِ

الصَّلٰوةَۜ

اِنَّ

الصَّلٰوةَ

تَنْهٰى

عَنِ

الْفَحْشَٓاءِ

وَالْمُنْكَرِۜ

وَلَذِكْرُ

اللّٰهِ

اَكْبَرُۜ

وَاللّٰهُ

يَعْلَمُ

مَا

تَصْنَعُونَ

٤٥

(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor.

Rum Suresi 17-18. Ayet

فَسُبْحَانَ

اللّٰهِ

ح۪ينَ

تُمْسُونَ

وَح۪ينَ

تُصْبِحُونَ

١٧

وَلَهُ

الْحَمْدُ

فِي

السَّمٰوَاتِ

وَالْاَرْضِ

وَعَشِياًّ

وَح۪ينَ

تُظْهِرُونَ

١٨

Öyle ise akşama girdiğinizde, sabaha kavuştuğunuzda, Allah’ı tespih edin. Göklerde ve yerde hamd O’na mahsustur. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine girdiğinizde Allah’ı tespih edin.

Rum Suresi 31. Ayet

مُن۪يب۪ينَ

اِلَيْهِ

وَاتَّقُوهُ

وَاَق۪يمُوا

الصَّلٰوةَ

وَلَا

تَكُونُوا

مِنَ

الْمُشْرِك۪ينَۙ

٣١

31,32. Allah’a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O’na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden; dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.

Lokman Suresi 1-5. Ayet

الٓمٓ۠

١

تِلْكَ

اٰيَاتُ

الْكِتَابِ

الْحَك۪يمِۙ

٢

هُدًى

وَرَحْمَةً

لِلْمُحْسِن۪ينَۙ

٣

اَلَّذ۪ينَ

يُق۪يمُونَ

الصَّلٰوةَ

وَيُؤْتُونَ

الزَّكٰوةَ

وَهُمْ

بِالْاٰخِرَةِ

هُمْ

يُوقِنُونَۜ

٤

اُو۬لٰٓئِكَ

عَلٰى

هُدًى

مِنْ

رَبِّهِمْ

وَاُو۬لٰٓئِكَ

هُمُ

الْمُفْلِحُونَ

٥

Elif Lâm Mîm. 2,3. Bunlar, hikmet dolu Kitab’ın; iyilik yapanlara bir hidayet ve rahmet olarak indirilmiş âyetleridir. Onlar; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak inanırlar. İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

Lokman Suresi 17. Ayet

يَا

بُنَيَّ

اَقِمِ

الصَّلٰوةَ

وَأْمُرْ

بِالْمَعْرُوفِ

وَانْهَ

عَنِ

الْمُنْكَرِ

وَاصْبِرْ

عَلٰى

مَٓا

اَصَابَكَۜ

اِنَّ

ذٰلِكَ

مِنْ

عَزْمِ

الْاُمُورِۚ

١٧

“Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.”

Ahzâb Sûresi 33. Ayet

وَقَرْنَ

ف۪ي

بُيُوتِكُنَّ

وَلَا

تَبَرَّجْنَ

تَبَرُّجَ

الْجَاهِلِيَّةِ

الْاُو۫لٰى

وَاَقِمْنَ

الصَّلٰوةَ

وَاٰت۪ينَ

الزَّكٰوةَ

وَاَطِعْنَ

اللّٰهَ

وَرَسُولَهُۜ

اِنَّمَا

يُر۪يدُ

اللّٰهُ

لِيُذْهِبَ

عَنْكُمُ

الرِّجْسَ

اَهْلَ

الْبَيْتِ

وَيُطَهِّرَكُمْ

تَطْه۪يراًۚ

٣٣

Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin. Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.

Fatır Suresi 29-30. Ayet

اِنَّ

الَّذ۪ينَ

يَتْلُونَ

كِتَابَ

اللّٰهِ

وَاَقَامُوا

الصَّلٰوةَ

وَاَنْفَقُوا

مِمَّا

رَزَقْنَاهُمْ

سِراًّ

وَعَلَانِيَةً

يَرْجُونَ

تِجَارَةً

لَنْ

تَبُورَۙ

٢٩

لِيُوَفِّيَهُمْ

اُجُورَهُمْ

وَيَز۪يدَهُمْ

مِنْ

فَضْلِه۪ۜ

اِنَّهُ

غَفُورٌ

شَكُورٌ

٣٠

Şüphesiz, Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler. Allah, kendilerine mükâfatlarını tam olarak versin ve kendi lütfundan daha da artırsın diye (böyle yaparlar). Şüphesiz O, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.

Kaf Suresi 39-40. Ayet

فَاصْبِرْ

عَلٰى

مَا

يَقُولُونَ

وَسَبِّـحْ

بِحَمْدِ

رَبِّكَ

قَبْلَ

طُلُوعِ

الشَّمْسِ

وَقَبْلَ

الْغُرُوبِۚ

٣٩

وَمِنَ

الَّيْلِ

فَسَبِّحْهُ

وَاَدْبَارَ

السُّجُودِ

٤٠

O hâlde onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ederek tespih et. Gecenin bir kısmında ve secdelerin ardından da O’nu tespih et.

Mücadele Suresi 13. Ayet

ءَاَشْفَقْتُمْ

اَنْ

تُقَدِّمُوا

بَيْنَ

يَدَيْ

نَجْوٰيكُمْ

صَدَقَاتٍۜ

فَاِذْ

لَمْ

تَفْعَلُوا

وَتَابَ

اللّٰهُ

عَلَيْكُمْ

فَاَق۪يمُوا

الصَّلٰوةَ

وَاٰتُوا

الزَّكٰوةَ

وَاَط۪يعُوا

اللّٰهَ

وَرَسُولَهُۜ

وَاللّٰهُ

خَب۪يرٌ

بِمَا

تَعْمَلُونَ۟

١٣

Baş başa konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da, sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Cuma Suresi 9-10. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُٓوا

اِذَا

نُودِيَ

لِلصَّلٰوةِ

مِنْ

يَوْمِ

الْجُمُعَةِ

فَاسْعَوْا

اِلٰى

ذِكْرِ

اللّٰهِ

وَذَرُوا

الْبَيْعَۜ

ذٰلِكُمْ

خَيْرٌ

لَكُمْ

اِنْ

كُنْتُمْ

تَعْلَمُونَ

٩

فَاِذَا

قُضِيَتِ

الصَّلٰوةُ

فَانْتَشِرُوا

فِي

الْاَرْضِ

وَابْتَغُوا

مِنْ

فَضْلِ

اللّٰهِ

وَاذْكُرُوا

اللّٰهَ

كَث۪يراً

لَعَلَّكُمْ

تُفْلِحُونَ

١٠

Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.

Meâric Suresi 22-35. Ayet

اِلَّا

الْمُصَلّ۪ينَۙ

٢٢

اَلَّذ۪ينَ

هُمْ

عَلٰى

صَلَاتِهِمْ

دَٓائِمُونَۖ

٢٣

وَالَّذ۪ينَ

ف۪ٓي

اَمْوَالِهِمْ

حَقٌّ

مَعْلُومٌۙ

٢٤

لِلسَّٓائِلِ

وَالْمَحْرُومِۖ

٢٥

وَالَّذ۪ينَ

يُصَدِّقُونَ

بِيَوْمِ

الدّ۪ينِۖ

٢٦

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

مِنْ

عَذَابِ

رَبِّهِمْ

مُشْفِقُونَۚ

٢٧

اِنَّ

عَذَابَ

رَبِّهِمْ

غَيْرُ

مَأْمُونٍۚ

٢٨

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

لِفُرُوجِهِمْ

حَافِظُونَۙ

٢٩

اِلَّا

عَلٰٓى

اَزْوَاجِهِمْ

اَوْ

مَا

مَلَكَتْ

اَيْمَانُهُمْ

فَاِنَّهُمْ

غَيْرُ

مَلُوم۪ينَۚ

٣٠

فَمَنِ

ابْتَغٰى

وَرَٓاءَ

ذٰلِكَ

فَاُو۬لٰٓئِكَ

هُمُ

الْعَادُونَۚ

٣١

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

لِاَمَانَاتِهِمْ

وَعَهْدِهِمْ

رَاعُونَۖ

٣٢

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

بِشَهَادَاتِهِمْ

قَٓائِمُونَۖ

٣٣

وَالَّذ۪ينَ

هُمْ

عَلٰى

صَلَاتِهِمْ

يُحَافِظُونَۜ

٣٤

اُو۬لٰٓئِكَ

ف۪ي

جَنَّاتٍ

مُكْرَمُونَۜ

۟

٣٥

Ancak, namaz kılanlar başka. Onlar, namazlarına devam eden kimselerdir. 24,25. Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir. Onlar, ceza gününü tasdik eden kimselerdir. Onlar, Rablerinin azabından korkan kimselerdir. Çünkü, Rablerinin azabından emin olunamaz. Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir. Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar. Kim bunun ötesini isterse, işte onlar sınırı aşan kimselerdir. Onlar, emanetlerini ve verdikleri sözü gözeten kimselerdir. Onlar, şahitliklerini dosdoğru yapan kimselerdir. Onlar, namazlarını titizlikle koruyan kimselerdir. İşte onlar cennetlerde ikram göreceklerdir.

Müzzemmil Suresi 20. Ayet

اِنَّ

رَبَّكَ

يَعْلَمُ

اَنَّكَ

تَقُومُ

اَدْنٰى

مِنْ

ثُلُثَيِ

الَّيْلِ

وَنِصْفَهُ

وَثُلُثَهُ

وَطَٓائِفَةٌ

مِنَ

الَّذ۪ينَ

مَعَكَۜ

وَاللّٰهُ

يُقَدِّرُ

الَّيْلَ

وَالنَّهَارَۜ

عَلِمَ

اَنْ

لَنْ

تُحْصُوهُ

فَتَابَ

عَلَيْكُمْ

فَاقْرَؤُ۫ا

مَا

تَيَسَّرَ

مِنَ

الْقُرْاٰنِۜ

عَلِمَ

اَنْ

سَيَكُونُ

مِنْكُمْ

مَرْضٰىۙ

وَاٰخَرُونَ

يَضْرِبُونَ

فِي

الْاَرْضِ

يَبْتَغُونَ

مِنْ

فَضْلِ

اللّٰهِۙ

وَاٰخَرُونَ

يُقَاتِلُونَ

ف۪ي

سَب۪يلِ

اللّٰهِۘ

فَاقْرَؤُ۫ا

مَا

تَيَسَّرَ

مِنْهُۙ

وَاَق۪يمُوا

الصَّلٰوةَ

وَاٰتُوا

الزَّكٰوةَ

وَاَقْرِضُوا

اللّٰهَ

قَرْضاً

حَسَناًۜ

وَمَا

تُقَدِّمُوا

لِاَنْفُسِكُمْ

مِنْ

خَيْرٍ

تَجِدُوهُ

عِنْدَ

اللّٰهِ

هُوَ

خَيْراً

وَاَعْظَمَ

اَجْراًۜ

وَاسْتَغْفِرُوا

اللّٰهَۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

غَفُورٌ

رَح۪يمٌ

٢٠

(Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde, Kur’an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Müddessir Suresi 38-47. Ayet

كُلُّ

نَفْسٍ

بِمَا

كَسَبَتْ

رَه۪ينَةٌۙ

٣٨

اِلَّٓا

اَصْحَابَ

الْيَم۪ينِۜۛ

٣٩

ف۪ي

جَنَّاتٍۜۛ

يَتَسَٓاءَلُونَۙ

٤٠

عَنِ

الْمُجْرِم۪ينَۙ

٤١

مَا

سَلَـكَكُمْ

ف۪ي

سَقَرَ

٤٢

قَالُوا

لَمْ

نَكُ

مِنَ

الْمُصَلّ۪ينَۙ

٤٣

وَلَمْ

نَكُ

نُطْعِمُ

الْمِسْك۪ينَۙ

٤٤

وَكُنَّا

نَخُوضُ

مَعَ

الْخَٓائِض۪ينَۙ

٤٥

وَكُنَّا

نُكَذِّبُ

بِيَوْمِ

الدّ۪ينِۙ

٤٦

حَتّٰٓى

اَتٰينَا

الْيَق۪ينُۜ

٤٧

Herkes kazandığına karşılık bir rehindir. Ancak ahiret mutluluğuna eren kimseler başka. 40,41,42. Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?” Onlar şöyle derler: “Biz namaz kılanlardan değildik.” “Yoksula yedirmezdik.” “Batıla dalanlarla birlikte biz de dalardık.” “Ceza gününü de yalanlıyorduk.” “Nihayet ölüm bize gelip çattı.”

İnsan Suresi 24-26. Ayet

فَاصْبِرْ

لِحُكْمِ

رَبِّكَ

وَلَا

تُطِعْ

مِنْهُمْ

اٰثِماً

اَوْ

كَفُوراًۚ

٢٤

وَاذْكُرِ

اسْمَ

رَبِّكَ

بُكْرَةً

وَاَص۪يلاًۚ

٢٥

وَمِنَ

الَّيْلِ

فَاسْجُدْ

لَهُ

وَسَبِّحْهُ

لَيْلاً

طَو۪يلاً

٢٦

O hâlde, Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan hiçbir günahkâra ve hiçbir nanköre itaat etme. Sabah akşam Rabbinin adını an. Gecenin bir kısmında O’na secde et; geceleyin de O’nu uzun uzadıya tespih et.

Ala Suresi 14-15. Ayet

قَدْ

اَفْلَحَ

مَنْ

تَزَكّٰىۙ

١٤

وَذَكَرَ

اسْمَ

رَبِّه۪

فَصَلّٰىۜ

١٥

14,15. Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.

Duha Suresi 5. Ayet

وَلَسَوْفَ

يُعْط۪يكَ

رَبُّكَ

فَتَـرْضٰىۜ

٥

Şüphesiz, Rabbin sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın.

ALAK SURESİ 19. Ayet

كَلَّاۜ

لَا

تُطِعْهُ

وَاسْجُدْ

وَاقْتَرِبْ

١٩

Hayır! Sakın sen ona uyma; secde et ve Rabbine yaklaş.

Kevser Suresi 2. Ayet

فَصَلِّ

لِرَبِّكَ

وَانْحَرْۜ

٢

O hâlde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes.

Konularına Göre Diğer Ayetler

Devamını Gör...