Kuran İle İlgili Ayetler

Kur’an-ı Kerim, birçok ayette kendisinden “Kur’an, Kitap, Furkan, Zikr” gibi isimlerle söz eder. Bu ayetler, Kur’an’ın ilahî kaynağını, insanlara rehber oluşunu ve hikmet dolu mesajlarını vurgular. Bu sayfada, Kur’an’da Kur’an hakkında geçen ayetleri Arapça metinleri ve Türkçe mealleriyle birlikte inceleyeceğiz.

Bakara Sûresi 185. Ayet

شَهْرُ

رَمَضَانَ

الَّذ۪ٓي

اُنْزِلَ

ف۪يهِ

الْقُرْاٰنُ

هُدًى

لِلنَّاسِ

وَبَيِّنَاتٍ

مِنَ

الْهُدٰى

وَالْفُرْقَانِۚ

فَمَنْ

شَهِدَ

مِنْكُمُ

الشَّهْرَ

فَلْيَصُمْهُۜ

وَمَنْ

كَانَ

مَر۪يضاً

اَوْ

عَلٰى

سَفَرٍ

فَعِدَّةٌ

مِنْ

اَيَّامٍ

اُخَرَۜ

يُر۪يدُ

اللّٰهُ

بِكُمُ

الْيُسْرَ

وَلَا يُر۪يدُ

بِكُمُ

الْعُسْرَۘ

وَلِتُكْمِلُوا

الْعِدَّةَ

وَلِتُكَبِّرُوا

اللّٰهَ

عَلٰى

مَا

هَدٰيكُمْ

وَلَعَلَّكُمْ

تَشْكُرُونَ

١٨٥

(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.

Bakara Sûresi 228. Ayet

وَالْمُطَلَّقَاتُ

يَتَرَبَّصْنَ

بِاَنْفُسِهِنَّ

ثَلٰثَةَ

قُرُٓوءٍۜ

وَلَا

يَحِلُّ

لَهُنَّ

اَنْ

يَكْتُمْنَ

مَا

خَلَقَ

اللّٰهُ

ف۪ٓي

اَرْحَامِهِنَّ

اِنْ

كُنَّ

يُؤْمِنَّ

بِاللّٰهِ

وَالْيَوْمِ

الْاٰخِرِۜ

وَبُعُولَتُهُنَّ

اَحَقُّ

بِرَدِّهِنَّ

ف۪ي

ذٰلِكَ

اِنْ

اَرَادُٓوا

اِصْلَاحاًۜ

وَلَهُنَّ

مِثْلُ

الَّذ۪ي

عَلَيْهِنَّ

بِالْمَعْرُوفِۖ

وَلِلرِّجَالِ

عَلَيْهِنَّ

دَرَجَةٌۜ

وَاللّٰهُ

عَز۪يزٌ

حَك۪يمٌ۟

٢٢٨

Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hâli (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah’ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helâl olmaz. Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almağa daha çok hak sahibidirler. Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Mâide Sûresi 101. Ayet

يَٓا

اَيُّهَا

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

لَا

تَسْـَٔلُوا

عَنْ

اَشْيَٓاءَ

اِنْ

تُبْدَ

لَكُمْ

تَسُؤْكُمْۚ

وَاِنْ

تَسْـَٔلُوا

عَنْهَا

ح۪ينَ

يُنَزَّلُ

الْقُرْاٰنُ

تُبْدَ

لَكُمْۜ

عَفَا

اللّٰهُ

عَنْهَاۜ

وَاللّٰهُ

غَفُورٌ

حَل۪يمٌ

١٠١

Ey iman edenler! Size açıklandığı takdirde, sizi üzecek olan şeylere dair soru sormayın. Eğer Kur’an indirilirken bunlara dair soru sorarsanız size açıklanır. (Hâlbuki) Allah onları bağışlamıştır. Allah, çok bağışlayandır, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)

En'âm Sûresi 19. Ayet

قُلْ

اَيُّ

شَيْءٍ

اَكْبَرُ

شَهَادَةًۜ

قُلِ

اللّٰهُ

شَه۪يدٌ

بَيْن۪ي

وَبَيْنَكُمْ

وَاُو۫حِيَ

اِلَيَّ

هٰذَا

الْقُرْاٰنُ

لِاُنْذِرَكُمْ

بِه۪

وَمَنْ

بَلَغَۜ

اَئِنَّكُمْ

لَتَشْهَدُونَ

اَنَّ

مَعَ

اللّٰهِ

اٰلِهَةً

اُخْرٰىۜ

قُلْ

لَٓا

اَشْهَدُۚ

قُلْ

اِنَّمَا

هُوَ

اِلٰهٌ

وَاحِدٌ

وَاِنَّن۪ي

بَر۪ٓيءٌ

مِمَّا

تُشْرِكُونَۢ

١٩

De ki: “Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin aranızda şahittir. İşte bu Kur’an bana, onunla sizi ve eriştiği herkesi uyarayım diye vahyolundu. Gerçekten siz mi Allah ile beraber başka ilâhlar olduğuna şahitlik ediyorsunuz?” De ki: “Ben şahitlik etmem.” De ki: “O, ancak tek bir ilâhtır ve şüphesiz ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.”

A'râf Sûresi 204. Ayet

وَاِذَا

قُرِئَ

الْقُرْاٰنُ

فَاسْتَمِعُوا

لَهُ

وَاَنْصِتُوا

لَعَلَّكُمْ

تُرْحَمُونَ

٢٠٤

Kur’an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.

Tevbe Sûresi 111. Ayet

اِنَّ

اللّٰهَ

اشْتَرٰى

مِنَ

الْمُؤْمِن۪ينَ

اَنْفُسَهُمْ

وَاَمْوَالَهُمْ

بِاَنَّ

لَهُمُ

الْجَنَّةَۜ

يُقَاتِلُونَ

ف۪ي

سَب۪يلِ

اللّٰهِ

فَيَقْتُلُونَ

وَيُقْتَلُونَ

وَعْداً

عَلَيْهِ

حَقاًّ

فِي

التَّوْرٰيةِ

وَالْاِنْج۪يلِ

وَالْقُرْاٰنِۜ

وَمَنْ

اَوْفٰى

بِعَهْدِه۪

مِنَ

اللّٰهِ

فَاسْتَبْشِرُوا

بِبَيْعِكُمُ

الَّذ۪ي

بَايَعْتُمْ

بِه۪ۜ

وَذٰلِكَ

هُوَ

الْفَوْزُ

الْعَظ۪يمُ

١١١

Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.

Yunus Sûresi 15. Ayet

وَاِذَا

تُتْلٰى

عَلَيْهِمْ

اٰيَاتُنَا

بَيِّنَاتٍۙ

قَالَ

الَّذ۪ينَ

لَا

يَرْجُونَ

لِقَٓاءَنَا

ائْتِ

بِقُرْاٰنٍ

غَيْرِ

هٰذَٓا

اَوْ

بَدِّلْهُۜ

قُلْ

مَا

يَكُونُ

ل۪ٓي

اَنْ

اُبَدِّلَهُ

مِنْ

تِلْقَٓائِ۬

نَفْس۪يۚ

اِنْ

اَتَّبِعُ

اِلَّا

مَا

يُوحٰٓى

اِلَيَّۚ

اِنّ۪ٓي

اَخَافُ

اِنْ

عَصَيْتُ

رَبّ۪ي

عَذَابَ

يَوْمٍ

عَظ۪يمٍ

١٥

Âyetlerimiz kendilerine apaçık birer delil olarak okunduğunda, (öldükten sonra) bize kavuşmayı ummayanlar, “Ya (bize) bundan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir” dediler. De ki: “Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edecek olursam, elbette büyük bir günün azabından korkarım.”

Yunus Sûresi 37. Ayet

وَمَا

كَانَ

هٰذَا

الْقُرْاٰنُ

اَنْ

يُفْتَرٰى

مِنْ

دُونِ

اللّٰهِ

وَلٰكِنْ

تَصْد۪يقَ

الَّذ۪ي

بَيْنَ

يَدَيْهِ

وَتَفْص۪يلَ

الْكِتَابِ

لَا

رَيْبَ

ف۪يهِ

مِنْ

رَبِّ

الْعَالَم۪ينَ۠

٣٧

Bu Kur’an, Allah’tan (indirilmiş olup) başkası tarafından uydurulmamıştır. Fakat o, kendinden öncekileri doğrulayıcı ve Kitab’ı (Allah’ın Levh-i Mahfuz’daki yazısını) açıklayıcı olarak, indirilmiştir. Bunda hiçbir şüphe yoktur. (O) âlemlerin Rabbi tarafındandır.

Yunus Sûresi 61. Ayet

وَمَا

تَكُونُ

ف۪ي

شَأْنٍ

وَمَا

تَتْلُوا

مِنْهُ

مِنْ

قُرْاٰنٍ

وَلَا

تَعْمَلُونَ

مِنْ

عَمَلٍ

اِلَّا

كُنَّا

عَلَيْكُمْ

شُهُوداً

اِذْ

تُف۪يضُونَ

ف۪يهِۜ

وَمَا

يَعْزُبُ

عَنْ

رَبِّكَ

مِنْ

مِثْقَالِ

ذَرَّةٍ

فِي

الْاَرْضِ

وَلَا

فِي

السَّمَٓاءِ

وَلَٓا

اَصْغَرَ

مِنْ

ذٰلِكَ

وَلَٓا

اَكْبَرَ

اِلَّا

ف۪ي

كِتَابٍ

مُب۪ينٍ

٦١

(Ey Muhammed!) Sen hangi işte bulunursan bulun, ona dair Kur’an’dan ne okursan oku ve (ey insanlar, sizler de) hangi şeyi yaparsanız yapın, siz ona daldığınızda biz sizi mutlaka görürüz. Ne yerde, ne de gökte, zerre ağırlığınca, (hatta) bu zerreden daha küçük veya daha büyük olsun, hiçbir şey Rabbinden uzak (ve gizli) olmaz; hepsi muhakkak apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı)dır.

Yusuf Sûresi 2-3. Ayet

اِنَّٓا

اَنْزَلْنَاهُ

قُرْءٰناً

عَرَبِياًّ

لَعَلَّـكُمْ

تَعْقِلُونَ

٢

نَحْنُ

نَقُصُّ

عَلَيْكَ

اَحْسَنَ

الْقَصَصِ

بِمَٓا

اَوْحَيْنَٓا

اِلَيْكَ

هٰذَا

الْقُرْاٰنَۗ

وَاِنْ

كُنْتَ

مِنْ

قَبْلِه۪

لَمِنَ

الْغَافِل۪ينَ

٣

Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’an olarak indirdik. Sana bu Kur’an’ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Hâlbuki daha önce sen bunlardan habersiz idin.

Rad Sûresi 31. Ayet

وَلَوْ

اَنَّ

قُرْاٰناً

سُيِّرَتْ

بِهِ

الْجِبَالُ

اَوْ

قُطِّعَتْ

بِهِ

الْاَرْضُ

اَوْ

كُلِّمَ

بِهِ

الْمَوْتٰىۜ

بَلْ

لِلّٰهِ

الْاَمْرُ

جَم۪يعاًۜ

اَفَلَمْ

يَايْـَٔسِ

الَّذ۪ينَ

اٰمَنُٓوا

اَنْ

لَوْ

يَشَٓاءُ

اللّٰهُ

لَهَدَى

النَّاسَ

جَم۪يعاًۜ

وَلَا

يَزَالُ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

تُص۪يبُهُمْ

بِمَا

صَنَعُوا

قَارِعَةٌ

اَوْ

تَحُلُّ

قَر۪يباً

مِنْ

دَارِهِمْ

حَتّٰى

يَأْتِيَ

وَعْدُ

اللّٰهِۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

لَا

يُخْلِفُ

الْم۪يعَادَ۟

٣١

Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır. İman edenler anlamadılar mı ki, Allah dileseydi bütün insanları doğru yola eriştirirdi. Allah’ın sözü yerine gelinceye kadar, inkâr edenlere yaptıkları işler sebebiyle devamlı olarak, ya büyük bir felaket gelecek veya o felaket yurtlarının yakınına inecektir. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez.

Hicr Sûresi 1. Ayet

الٓـرٰ۠

تِلْكَ

اٰيَاتُ

الْكِتَابِ

وَقُرْاٰنٍ

مُب۪ينٍ

١

Elif Lâm Râ. Bunlar, kitabın ve apaçık olan Kur’an’ın âyetleridir.

Hicr Sûresi 87. Ayet

وَلَقَدْ

اٰتَيْنَاكَ

سَبْعاً

مِنَ

الْمَثَان۪ي

وَالْقُرْاٰنَ

الْعَظ۪يمَ

٨٧

Andolsun, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve büyük Kur’an’ı verdik.

Hicr Sûresi 91. Ayet

اَلَّذ۪ينَ

جَعَلُوا

الْقُرْاٰنَ

عِض۪ينَ

٩١

Ki onlar, (bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr ederek) Kur’an’ı da parça parça edenlerdir.

Nahl Sûresi 98. Ayet

فَاِذَا

قَرَأْتَ

الْقُرْاٰنَ

فَاسْتَعِذْ

بِاللّٰهِ

مِنَ

الشَّيْطَانِ

الرَّج۪يمِ

٩٨

Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.

İsrâ Sûresi 9. Ayet

اِنَّ

هٰذَا

الْقُرْاٰنَ

يَهْد۪ي

لِلَّت۪ي

هِيَ

اَقْوَمُ

وَيُبَشِّرُ

الْمُؤْمِن۪ينَ

الَّذ۪ينَ

يَعْمَلُونَ

الصَّالِحَاتِ

اَنَّ

لَهُمْ

اَجْراً

كَب۪يراًۙ

٩

9,10. Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.

İsrâ Sûresi 41. Ayet

وَلَقَدْ

صَرَّفْنَا

ف۪ي

هٰذَا

الْقُرْاٰنِ

لِيَذَّكَّرُواۜ

وَمَا

يَز۪يدُهُمْ

اِلَّا

نُفُوراً

٤١

Andolsun biz, onlar düşünüp öğüt alsınlar diye (gerçekleri) bu Kur’an’da değişik biçimlerde açıkladık. Fakat bu, onların ancak kaçışlarını artırıyor.

İsrâ Sûresi 45-46. Ayet

وَاِذَا

قَرَأْتَ

الْقُرْاٰنَ

جَعَلْنَا

بَيْنَكَ

وَبَيْنَ

الَّذ۪ينَ

لَا

يُؤْمِنُونَ

بِالْاٰخِرَةِ

حِجَاباً

مَسْتُوراًۙ

٤٥

وَجَعَلْنَا

عَلٰى

قُلُوبِهِمْ

اَكِنَّةً

اَنْ

يَفْقَهُوهُ

وَف۪ٓي

اٰذَانِهِمْ

وَقْراًۜ

وَاِذَا

ذَكَرْتَ

رَبَّكَ

فِي

الْقُرْاٰنِ

وَحْدَهُ

وَلَّوْا

عَلٰٓى

اَدْبَارِهِمْ

نُفُوراً

٤٦

Kur’an okuduğunda, seninle ahirete inanmayanların arasına gizli bir perde çekeriz. Kur’an’ı anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Kur’an’da (ibadete lâyık ilâh olarak) sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp kaçarlar.

İsrâ Sûresi 60. Ayet

وَاِذْ

قُلْنَا

لَكَ

اِنَّ

رَبَّكَ

اَحَاطَ

بِالنَّاسِۜ

وَمَا

جَعَلْنَا

الرُّءْيَا

الَّت۪ٓي

اَرَيْنَاكَ

اِلَّا

فِتْنَةً

لِلنَّاسِ

وَالشَّجَرَةَ

الْمَلْعُونَةَ

فِي

الْقُرْاٰنِۜ

وَنُخَوِّفُهُمْۙ

فَمَا

يَز۪يدُهُمْ

اِلَّا

طُغْيَاناً

كَب۪يراً۟

٦٠

Hani sana, “Muhakkak Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır” demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı da, Kur’an’da lânetlenmiş bulunan o ağacı da sırf insanları sınamak için vesile yaptık. Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu, sadece onların büyük azgınlıklarını (daha da) artırdı.

İsrâ Sûresi 78. Ayet

اَقِمِ

الصَّلٰوةَ

لِدُلُوكِ

الشَّمْسِ

اِلٰى

غَسَقِ

الَّيْلِ

وَقُرْاٰنَ

الْفَجْرِۜ

اِنَّ

قُرْاٰنَ

الْفَجْرِ

كَانَ

مَشْهُوداً

٧٨

Güneşin zevalinden (öğle vaktinde Batı’ya kaymasından) gecenin karanlığına kadar (belli vakitlerde) namazı kıl. Bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazı şahitlidir.

İsrâ Sûresi 82. Ayet

وَنُنَزِّلُ

مِنَ

الْقُرْاٰنِ

مَا

هُوَ

شِفَٓاءٌ

وَرَحْمَةٌ

لِلْمُؤْمِن۪ينَۙ

وَلَا

يَز۪يدُ

الظَّالِم۪ينَ

اِلَّا

خَسَاراً

٨٢

Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır.

İsrâ Sûresi 88-89. Ayet

قُلْ

لَئِنِ

اجْتَمَعَتِ

الْاِنْسُ

وَالْجِنُّ

عَلٰٓى

اَنْ

يَأْتُوا

بِمِثْلِ

هٰذَا

الْقُرْاٰنِ

لَا

يَأْتُونَ

بِمِثْلِه۪

وَلَوْ

كَانَ

بَعْضُهُمْ

لِبَعْضٍ

ظَه۪يراً

٨٨

وَلَقَدْ

صَرَّفْنَا

لِلنَّاسِ

ف۪ي

هٰذَا

الْقُرْاٰنِ

مِنْ

كُلِّ

مَثَلٍۘ

فَاَبٰٓى

اَكْثَرُ

النَّاسِ

اِلَّا

كُفُوراً

٨٩

De ki: “Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.” Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkârda direttiler.

İsrâ Sûresi 106. Ayet

وَقُرْاٰناً

فَرَقْنَاهُ

لِتَقْرَاَهُ۫

عَلَى

النَّاسِ

عَلٰى

مُكْثٍ

وَنَزَّلْنَاهُ

تَنْز۪يلاً

١٠٦

Biz Kur’an’ı, insanlara dura dura okuyasın diye âyet âyet ayırdık ve onu peyderpey indirdik.

Kehf Sûresi 54. Ayet

وَلَقَدْ

صَرَّفْنَا

ف۪ي

هٰذَا

الْقُرْاٰنِ

لِلنَّاسِ

مِنْ

كُلِّ

مَثَلٍۜ

وَكَانَ

الْاِنْسَانُ

اَكْثَرَ

شَيْءٍ

جَدَلاً

٥٤

Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür.

Tâ-Hâ Sûresi 2. Ayet

مَٓا

اَنْزَلْنَا

عَلَيْكَ

الْقُرْاٰنَ

لِتَشْقٰىۙ

٢

2,3. (Ey Muhammed!) Biz, Kur’an’ı sana sıkıntı çekesin diye değil, ancak (Allah’ın azabından) korkacaklara bir öğüt (bir uyarı) olsun diye indirdik.

Tâ-Hâ Sûresi 113-114. Ayet

وَكَذٰلِكَ

اَنْزَلْنَاهُ

قُرْاٰناً

عَرَبِياًّ

وَصَرَّفْنَا

ف۪يهِ

مِنَ

الْوَع۪يدِ

لَعَلَّهُمْ

يَتَّقُونَ

اَوْ

يُحْدِثُ

لَهُمْ

ذِكْراً

١١٣

فَتَعَالَى

اللّٰهُ

الْمَلِكُ

الْحَقُّۚ

وَلَا

تَعْجَلْ

بِالْقُرْاٰنِ

مِنْ

قَبْلِ

اَنْ

يُقْضٰٓى

اِلَيْكَ

وَحْيُهُۘ

وَقُلْ

رَبِّ

زِدْن۪ي

عِلْماً

١١٤

İşte böylece biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik ve Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar, yahut onlara bir uyarı versin diye onda tehditleri teker teker sıraladık. Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. Sana vahyedilmesi tamamlanmadan önce Kur’an’ı okumakta acele etme. “Rabbim! İlmimi arttır” de.

Furkan Sûresi 30. Ayet

وَقَالَ

الرَّسُولُ

يَا

رَبِّ

اِنَّ

قَوْمِي

اتَّخَذُوا

هٰذَا

الْقُرْاٰنَ

مَهْجُوراً

٣٠

Peygamber, “Ey Rabbim! Kavmim şu Kur’an’ı terk edilmiş bir şey hâline getirdi” dedi.

Furkan Sûresi 32. Ayet

وَقَالَ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

لَوْلَا

نُزِّلَ

عَلَيْهِ

الْقُرْاٰنُ

جُمْلَةً

وَاحِدَةًۚ

كَذٰلِكَ

لِنُثَبِّتَ

بِه۪

فُؤٰادَكَ

وَرَتَّلْنَاهُ

تَرْت۪يلاً

٣٢

İnkâr edenler, “Kur’an ona bir defada toptan indirilseydi ya!” dediler. Biz, Kur’an’la senin kalbini pekiştirmek için onu böyle kısım kısım indirdik ve onu ağır ağır okuduk.

Neml Sûresi 1. Ayet

طٰسٓ۠

تِلْكَ

اٰيَاتُ

الْقُرْاٰنِ

وَكِتَابٍ

مُب۪ينٍۙ

١

Tâ-Sîn. Bunlar Kur’an’ın, apaçık bir kitabın âyetleridir.

Neml Sûresi 6. Ayet

وَاِنَّكَ

لَتُلَقَّى

الْقُرْاٰنَ

مِنْ

لَدُنْ

حَك۪يمٍ

عَل۪يمٍ

٦

Şüphesiz bu Kur’an sana, hüküm ve hikmet sahibi, hakkıyla bilen Allah tarafından verilmektedir.

Neml Sûresi 76. Ayet

اِنَّ

هٰذَا

الْقُرْاٰنَ

يَقُصُّ

عَلٰى

بَن۪ٓي

اِسْرَٓائ۪لَ

اَكْثَرَ

الَّذ۪ي

هُمْ

ف۪يهِ

يَخْتَلِفُونَ

٧٦

Şüphesiz bu Kur’an, İsrailoğullarına üzerinde ayrılığa düştükleri şeylerin çoğunu açıklıyor.

Neml Sûresi 91-92. Ayet

اِنَّـمَٓا

اُمِرْتُ

اَنْ

اَعْبُدَ

رَبَّ

هٰذِهِ

الْبَلْدَةِ

الَّذ۪ي

حَرَّمَهَا

وَلَهُ

كُلُّ

شَيْءٍۘ

وَاُمِرْتُ

اَنْ

اَكُونَ

مِنَ

الْمُسْلِم۪ينَۙ

٩١

وَاَنْ

اَتْلُوَا

الْقُرْاٰنَۚ

فَمَنِ

اهْتَدٰى

فَاِنَّمَا

يَهْتَد۪ي

لِنَفْسِه۪ۚ

وَمَنْ

ضَلَّ

فَقُلْ

اِنَّـمَٓا

اَنَا۬

مِنَ

الْمُنْذِر۪ينَ

٩٢

91,92. De ki: “Bana ancak, bu beldenin (Mekke’nin); onu mukaddes kılan ve her şey kendisine ait olan Rabbine kulluk yapmam emredildi. Yine bana, müslümanlardan olmam ve Kur’an’ı okumam emredildi.” Artık kim doğru yola girerse yalnız kendisi için girer. Kim de doğru yoldan saparsa, de ki: “Ben ancak uyarıcılardanım.”

Kasas Sûresi 85. Ayet

اِنَّ

الَّذ۪ي

فَرَضَ

عَلَيْكَ

الْقُرْاٰنَ

لَـرَٓادُّكَ

اِلٰى

مَعَادٍۜ

قُلْ

رَبّ۪ٓي

اَعْلَمُ

مَنْ

جَٓاءَ

بِالْهُدٰى

وَمَنْ

هُوَ

ف۪ي

ضَلَالٍ

مُب۪ينٍ

٨٥

Kur’an’ı sana farz kılan Allah, şüphesiz seni dönülecek bir yere döndürecektir. De ki: “Rabbim hidayetle geleni ve apaçık bir sapıklık içinde olanı daha iyi bilir.”

Rûm Sûresi 58. Ayet

وَلَقَدْ

ضَرَبْنَا

لِلنَّاسِ

ف۪ي

هٰذَا

الْقُرْاٰنِ

مِنْ

كُلِّ

مَثَلٍۜ

وَلَئِنْ

جِئْتَهُمْ

بِاٰيَةٍ

لَيَقُولَنَّ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُٓوا

اِنْ

اَنْتُمْ

اِلَّا

مُبْطِلُونَ

٥٨

Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali verdik. Andolsun, eğer sen onlara bir âyet getirsen, inkâr edenler mutlaka, “Siz ancak asılsız şeyler uyduranlarsınız” derler.

Sebe Sûresi 31. Ayet

وَقَالَ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

لَنْ

نُؤْمِنَ

بِهٰذَا

الْقُرْاٰنِ

وَلَا

بِالَّذ۪ي

بَيْنَ

يَدَيْهِۜ

وَلَوْ

تَرٰٓى

اِذِ

الظَّالِمُونَ

مَوْقُوفُونَ

عِنْدَ

رَبِّهِمْۚ

يَرْجِعُ

بَعْضُهُمْ

اِلٰى

بَعْضٍۨ

الْقَوْلَۚ

يَقُولُ

الَّذ۪ينَ

اسْتُضْعِفُوا

لِلَّذ۪ينَ

اسْتَكْبَرُوا

لَوْلَٓا

اَنْتُمْ

لَكُنَّا

مُؤْمِن۪ينَ

٣١

İnkâr edenler, “Biz bu Kur’an’a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Zalimler, Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hâllerini bir görsen! Birbirlerine laf çevirip dururlar. Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Siz olmasaydınız, biz mutlaka iman eden kimseler olurduk” derler.

Yâsin Sûresi 2. Ayet

وَالْقُرْاٰنِ

الْحَك۪يمِۙ

٢

2,3,4. (Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur’an’a andolsun ki, sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin.

Yâsin Sûresi 69. Ayet

وَمَا

عَلَّمْنَاهُ

الشِّعْرَ

وَمَا

يَنْبَغ۪ي

لَهُۜ

اِنْ

هُوَ

اِلَّا

ذِكْرٌ

وَقُرْاٰنٌ

مُب۪ينٌۙ

٦٩

Biz, o Peygamber’e şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır.

Sâd Sûresi 1. Ayet

صٓ

وَالْقُرْاٰنِ

ذِي

الذِّكْرِۜ

١

Sâd. O şanlı, şerefli Kur’an’a andolsun (ki o, Allah sözüdür).

Zümer Sûresi 27-28. Ayet

وَلَقَدْ

ضَرَبْنَا

لِلنَّاسِ

ف۪ي

هٰذَا

الْقُرْاٰنِ

مِنْ

كُلِّ

مَثَلٍ

لَعَلَّهُمْ

يَتَذَكَّرُونَۚ

٢٧

قُرْاٰناً

عَرَبِياًّ

غَيْرَ

ذ۪ي

عِوَجٍ

لَعَلَّهُمْ

يَتَّقُونَ

٢٨

Andolsun, öğüt alsınlar diye biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali verdik. Biz onu, Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar diye hiçbir eğriliği bulunmayan Arapça bir Kur’an olarak indirdik.

Fussilet Sûresi 3. Ayet

كِتَابٌ

فُصِّلَتْ

اٰيَاتُهُ

قُرْاٰناً

عَرَبِياًّ

لِقَوْمٍ

يَعْلَمُونَۙ

٣

Bu, bilen bir toplum için Arapça bir Kur’an olarak âyetleri genişçe açıklanmış bir kitaptır.

Fussilet Sûresi 26. Ayet

وَقَالَ

الَّذ۪ينَ

كَفَرُوا

لَا

تَسْمَعُوا

لِهٰذَا

الْقُرْاٰنِ

وَالْغَوْا

ف۪يهِ

لَعَلَّكُمْ

تَغْلِبُونَ

٢٦

İnkâr edenler dediler ki: “Bu Kur’an’ı dinlemeyin. Baskın çıkmak için o okunurken yaygara koparın.”

Fussilet Sûresi 44. Ayet

وَلَوْ

جَعَلْنَاهُ

قُرْاٰناً

اَعْجَمِياًّ

لَقَالُوا

لَوْلَا

فُصِّلَتْ

اٰيَاتُهُۜ

ءَاَۭۘعْجَمِيٌّ

وَعَرَبِيٌّۜ

قُلْ

هُوَ

لِلَّذ۪ينَ

اٰمَنُوا

هُدًى

وَشِفَٓاءٌۜ

وَالَّذ۪ينَ

لَا

يُؤْمِنُونَ

ف۪ٓي

اٰذَانِهِمْ

وَقْرٌ

وَهُوَ

عَلَيْهِمْ

عَمًىۜ

اُو۬لٰٓئِكَ

يُنَادَوْنَ

مِنْ

مَكَانٍ

بَع۪يدٍ۟

٤٤

Eğer biz onu başka dilde bir Kur’an yapsaydık onlar mutlaka, “Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?” derlerdi. De ki: “O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar).”

Şûrâ Sûresi 7. Ayet

وَكَذٰلِكَ

اَوْحَيْنَٓا

اِلَيْكَ

قُرْاٰناً

عَرَبِياًّ

لِتُنْذِرَ

اُمَّ

الْقُرٰى

وَمَنْ

حَوْلَهَا

وَتُنْذِرَ

يَوْمَ

الْجَمْعِ

لَا

رَيْبَ

ف۪يهِۜ

فَر۪يقٌ

فِي

الْجَنَّةِ

وَفَر۪يقٌ

فِي

السَّع۪يرِ

٧

Böylece biz sana Arapça bir Kur’an vahyettik ki, şehirlerin anası olan Mekke’de ve çevresinde bulunanları uyarasın. Hakkında asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları uyarasın. Bir grup cennette, bir grup ise cehennemdedir.

Zuhruf Sûresi 2-3. Ayet

وَالْكِتَابِ

الْمُب۪ينِۙ

٢

اِنَّا

جَعَلْنَاهُ

قُرْءٰناً

عَرَبِياًّ

لَعَلَّكُمْ

تَعْقِلُونَۚ

٣

2,3. Apaçık Kitab’a andolsun ki, iyice anlayasınız diye biz, onu Arapça bir Kur’an yaptık.

Zuhruf Sûresi 31. Ayet

وَقَالُوا

لَوْلَا

نُزِّلَ

هٰذَا

الْقُرْاٰنُ

عَلٰى

رَجُلٍ

مِنَ

الْقَرْيَتَيْنِ

عَظ۪يمٍ

٣١

“Bu Kur’an, iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” dediler.

Ahkaf Sûresi 29. Ayet

وَاِذْ

صَرَفْنَٓا

اِلَيْكَ

نَفَراً

مِنَ

الْجِنِّ

يَسْتَمِعُونَ

الْقُرْاٰنَۚ

فَلَمَّا

حَضَرُوهُ

قَالُٓوا

اَنْصِتُواۚ

فَلَمَّا

قُضِيَ

وَلَّوْا

اِلٰى

قَوْمِهِمْ

مُنْذِر۪ينَ

٢٩

Hani Kur’an’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar, onun huzuruna gelince birbirlerine, “Susun!” dediler. Kur’an’ın okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.

Muhammed Sûresi 24. Ayet

اَفَلَا

يَتَدَبَّرُونَ

الْقُرْاٰنَ

اَمْ

عَلٰى

قُلُوبٍ

اَقْفَالُهَا

٢٤

Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?

Kaf Sûresi 1. Ayet

قٓ۠

وَالْقُرْاٰنِ

الْمَج۪يدِۚ

١

1,2. Kâf. Şerefli Kur’ân’a andolsun ki kâfirler, aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler: “Bu tuhaf bir şeydir!”

Kaf Sûresi 45. Ayet

نَحْنُ

اَعْلَمُ

بِمَا

يَقُولُونَ

وَمَٓا

اَنْتَ

عَلَيْهِمْ

بِجَبَّارٍ

فَذَكِّرْ

بِالْقُرْاٰنِ

مَنْ

يَخَافُ

وَع۪يدِ

٤٥

Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O hâlde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur’an ile öğüt ver.

Kamer Sûresi 17. Ayet

وَلَقَدْ

يَسَّرْنَا

الْقُرْاٰنَ

لِلذِّكْرِ

فَهَلْ

مِنْ

مُدَّكِرٍ

١٧

Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

Kamer Sûresi 22. Ayet

وَلَقَدْ

يَسَّرْنَا

الْقُرْاٰنَ

لِلذِّكْرِ

فَهَلْ

مِنْ

مُدَّكِرٍ۟

٢٢

Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

Kamer Sûresi 32. Ayet

وَلَقَدْ

يَسَّرْنَا

الْقُرْاٰنَ

لِلذِّكْرِ

فَهَلْ

مِنْ

مُدَّكِرٍ

٣٢

Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

Kamer Sûresi 40. Ayet

وَلَقَدْ

يَسَّرْنَا

الْقُرْاٰنَ

لِلذِّكْرِ

فَهَلْ

مِنْ

مُدَّكِرٍ۟

٤٠

Andolsun, biz Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

Rahmân Sûresi 1-2. Ayet

اَلرَّحْمٰنُۙ

١

عَلَّمَ

الْقُرْاٰنَۜ

٢

1,2. Rahmân, Kur’an’ı öğretti.

Vâkıa Sûresi 77. Ayet

اِنَّهُ

لَقُرْاٰنٌ

كَر۪يمٌۙ

٧٧

O, elbette değerli bir Kur’an’dır.

Haşr Sûresi 21. Ayet

لَوْ

اَنْزَلْنَا

هٰذَا

الْقُرْاٰنَ

عَلٰى

جَبَلٍ

لَرَاَيْتَهُ

خَاشِعاً

مُتَصَدِّعاً

مِنْ

خَشْيَةِ

اللّٰهِۜ

وَتِلْكَ

الْاَمْثَالُ

نَضْرِبُهَا

لِلنَّاسِ

لَعَلَّهُمْ

يَتَفَكَّرُونَ

٢١

Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.

Kalem Sûresi 1. Ayet

نٓ

وَالْقَلَمِ

وَمَا

يَسْطُرُونَۙ

١

1,2. Nûn. (Ey Muhammed) Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına ki, sen Rabbinin nimeti sayesinde, bir deli değilsin.

Cin Sûresi 1. Ayet

قُلْ

اُو۫حِيَ

اِلَيَّ

اَنَّهُ

اسْتَمَعَ

نَفَرٌ

مِنَ

الْجِنِّ

فَقَالُٓوا

اِنَّا

سَمِعْنَا

قُرْاٰناً

عَجَباًۙ

١

1,2. (Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik de ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”

Müzzemmil Sûresi 4. Ayet

اَوْ

زِدْ

عَلَيْهِ

وَرَتِّلِ

الْقُرْاٰنَ

تَرْت۪يلاًۜ

٤

Yahut buna biraz ekle. Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku.

Müzzemmil Sûresi 20. Ayet

اِنَّ

رَبَّكَ

يَعْلَمُ

اَنَّكَ

تَقُومُ

اَدْنٰى

مِنْ

ثُلُثَيِ

الَّيْلِ

وَنِصْفَهُ

وَثُلُثَهُ

وَطَٓائِفَةٌ

مِنَ

الَّذ۪ينَ

مَعَكَۜ

وَاللّٰهُ

يُقَدِّرُ

الَّيْلَ

وَالنَّهَارَۜ

عَلِمَ

اَنْ

لَنْ

تُحْصُوهُ

فَتَابَ

عَلَيْكُمْ

فَاقْرَؤُ۫ا

مَا

تَيَسَّرَ

مِنَ

الْقُرْاٰنِۜ

عَلِمَ

اَنْ

سَيَكُونُ

مِنْكُمْ

مَرْضٰىۙ

وَاٰخَرُونَ

يَضْرِبُونَ

فِي

الْاَرْضِ

يَبْتَغُونَ

مِنْ

فَضْلِ

اللّٰهِۙ

وَاٰخَرُونَ

يُقَاتِلُونَ

ف۪ي

سَب۪يلِ

اللّٰهِۘ

فَاقْرَؤُ۫ا

مَا

تَيَسَّرَ

مِنْهُۙ

وَاَق۪يمُوا

الصَّلٰوةَ

وَاٰتُوا

الزَّكٰوةَ

وَاَقْرِضُوا

اللّٰهَ

قَرْضاً

حَسَناًۜ

وَمَا

تُقَدِّمُوا

لِاَنْفُسِكُمْ

مِنْ

خَيْرٍ

تَجِدُوهُ

عِنْدَ

اللّٰهِ

هُوَ

خَيْراً

وَاَعْظَمَ

اَجْراًۜ

وَاسْتَغْفِرُوا

اللّٰهَۜ

اِنَّ

اللّٰهَ

غَفُورٌ

رَح۪يمٌ

٢٠

(Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde, Kur’an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Kıyamet Sûresi 17-18. Ayet

اِنَّ

عَلَيْنَا

جَمْعَهُ

وَقُرْاٰنَهُۚ

١٧

فَاِذَا

قَرَأْنَاهُ

فَاتَّبِعْ

قُرْاٰنَهُۚ

١٨

Şüphesiz onu toplamak ve okumak bize aittir. O hâlde, biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşuna uy.

İnsan Sûresi 23. Ayet

اِنَّا

نَحْنُ

نَزَّلْنَا

عَلَيْكَ

الْقُرْاٰنَ

تَنْز۪يلاًۚ

٢٣

Şüphe yok ki, Kur’an’ı sana elbette biz indirdik biz.

İnşikak Sûresi 21. Ayet

وَاِذَا

قُرِئَ

عَلَيْهِمُ

الْقُرْاٰنُ

لَا

يَسْجُدُونَۜ

٢١

Onlara Kur’an okunduğu zaman secde etmiyorlar.

Bürûc Sûresi 21. Ayet

بَلْ

هُوَ

قُرْاٰنٌ

مَج۪يدٌۙ

٢١

Hayır, o (yalanlamakta oldukları kitap) şanı yüce bir Kur’an’dır.

Konularına Göre Diğer Ayetler

Devamını Gör...